KİLOLU, OBEZ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE D VİTAMİNİ YETERSİZLİĞİ

Obezitenin önlenmesi günümüz tıp biliminin en önemli sorunlarından biridir. 2020 yılı aşırı kilolu ve obez hastalarda D vitamini eksikliği ve yetersizliği prevalansı Kanada'da %5.6 ile Almanya'da % 96,0 arasında değişmektedir. Son yıllarda, D vitamininin insan vücudundaki rolünü incelemeye olan ilgide keskin bir artış olmuştur. Çağdaş görüşlere göre, D vitamini eksikliği, diyabetes mellitus, arteriyel hipertansiyon, kalp yetmezliği, periferik arter hastalığı, akut miyokard enfarktüsü, çeşitli kanser türleri, otoimmün ve inflamatuar hastalıklar, azalmış bağışıklık savunması ve artan mortalite riski ile ilişkilidir. D vitamini, glukoz homeostazının düzenlenmesinde, insülin sekresyon mekanizmalarında ve obezite ile ilişkili inflamasyonda önemli bir rol oynar. Bu çalışmalar, klasik yorumda D vitamininin bir vitamin olmadığının anlaşılmasının sonucudur. Otokrin, parakrin ve endokrin etkiye sahip, enzimatik işlemler yoluyla sürekli olarak vücuda biyolojik olarak aktif metabolitlere dönüştürülen, genomik ve genomik olmayan etkiler yoluyla çeşitli organları ve dokuları etkileyen steroidal bir prehormondur.

Çocuklarda Obezitenin Teşhisi ve Tanımı

Çocuklarda obezitenin teşhisi ve tanımı zordur. Obezite yetişkinlerde olduğu gibi standart bir eşik ile tanımlanmaz. Bunun yerine, ölçümler bir referans popülasyonla karşılaştırılır. Çocuklarda obezite tanıları genellikle vücut kitle indeksi (BMI) hesaplanarak belirlenir. Dünyada çocukluk çağı obezite prevalansında lider olan dört ülke: Yunanistan, ABD, İtalya ve Meksikadır. Kuzey Amerika'daki çocukların %30'unun fazla kilolu veya obez olduğu tahmin edilmektedir.

Obezitede D Vitamininin Rolü

Obezitede D vitamini insülin sekresyonunu, dokuların insüline duyarlılığını ve sistemik inflamasyonu etkiler. D vitamininin doğrudan ve parakrin etkileri pankreas beta hücrelerinde VDR aktivasyonuna, CYP27B1 ekspresyonuna ve 1,25(OH)2D'nin lokal sentezine yol açar. İnsülin salgılanması ve doku insülin duyarlılığı Ca2+ 'ya bağımlı mekanizmalardır, D vitamini ise hücre içi Ca2+ konsantrasyonlarını ve zarlardan geçişini düzenler. Ek olarak, D vitamini, periferik hücrelerde insülin reseptörlerinin ekspresyonunu olumlu etkiler ve sitokinlerin ekspresyonunu ve aktivitesini modüle ederek sistemik bağışıklık tepkisine karşı koyar.

Obez Bireylerde Kalsifidiol Düzeylerinin Düşüşü

Obez bireylerde kalsifidiol düzeylerinin neden düştüğü konusunda fikir birliği yoktur. İlk (ve en popüler) bakış açısı, yağ dokusunun yağda çözünen D vitaminini emmesidir. Bazı mevcut veriler, serum 25(OH)D konsantrasyonlarının yağ hacmi ile güçlü bir ters korelasyon ve BMI ile daha zayıf bir ters korelasyon gösterdiğini ortaya koymaktadır. Başka bir hipotez, düşük 25(OH)D konsantrasyonlarını, obez insanların yerleşik bir yaşam tarzı sürmeleri ve fiziksel olarak daha az aktif olmaları, bu da güneş ışığına maruz kalma ve D vitamininin endojen sentezinde bir azalmaya yol açmasıyla açıklanır.

D Vitamini Metabolizması

Deride sentezlenen veya besinlerle alınan D vitamini sistemik dolaşıma girer ve 2 aşamalı hidroksilasyona uğrar. İlk aşama karaciğerde 25(OH)D3 oluşumu, ikinci aşama böbreklerde 1,25(OH)2D oluşumu gerçekleşir. Bu aktif metabolit, temel klasik (kalsemik) etkileri, paratiroid hormonu ile fosfor-kalsiyum metabolizmasını ve dokulardaki VDR (D vitamini reseptörü) reseptörleri ile etkileşime girdiğinde kalsemik olmayan etkileri sağlar.

D Vitamininin Aktif Metabolitinin Etkileri

D vitamininin aktif metaboliti böbrekleri etkiler, renin-anjiyotensin-aldosteron sistemini (RAAS) düzenler, konjenital ve kazanılmış bağışıklığı modüle eder, yağ dokusu ve pankreas beta hücreleri üzerinde etkiler yapar, hücrelerin insülin duyarlılığını değiştirir ve lipidi iyileştirir. Pankreas ve özellikle beta hücreleri üzerindeki etkisinin bir sonucu olarak, insülin reseptörlerinin ekspresyonu artar ve insülin duyarlılığı artar. Yağ dokusunda D vitamini glukoneogenezi önler, HDL kolesterol konsantrasyonlarını yükseltir, adipokin profilindeki değişiklikleri destekler ve leptin düzeylerini artırır.

Tip 2 Diyabet ve D Vitamininin Kalsiyemik Olmayan Etkileri

D vitamini, tip 2 diyabet riskini modifiye eden ve adipokin salgılama profilini değiştiren, vücut ağırlığını düşürmeyen ve etkilemeyen önemli bir kalsemik olmayan etkiye sahiptir. D vitamini, protein kalbindin fonksiyonunu etkiler ve hücre içi kalsiyumu yeniden dağıtarak depolarizasyonla uyarılan insülin salınımının modülatörü olarak görev yapar. D vitamini yetersizliği ayrıca paratiroid hormon konsantrasyonlarının yükselmesine, insülin duyarlılığının azalmasına, aktif lipogenez ve yağ kütlesinde artışa yol açar.

Aşırı Vücut Ağırlığı ve İnflamasyon

Aşırı vücut ağırlığı, yağ dokusunun birikmesine, adiposit fonksiyonunun bozulmasına, adiposit hipertrofisinin gelişmesine ve adipokin sekresyon profilinin değişmesine neden olur. Bu değişiklikler, makrofajların göçü ve transformasyonuna ve yağ dokusu iltihabının gelişmesine neden olur. Bu inflamasyon sonucunda proinflamatuar sitokinlerin (TNF-alfa, IL-6 ve IL-1β) sentezi artar ve insülin direnci gelişir.

D Vitamininin İnflamasyon Üzerindeki Etkisi

D vitamini, leptin ve adiponektin salgılanmasından sorumlu genlerin ekspresyonu üzerinde modülatör bir etkiye sahiptir. İn vitro, 25(OH)D metabolitleri, proinflamatuar sitokinler IL-1β, IL-6 ve IL-8'in üretimini baskılayarak kronik immün aracılı inflamasyonu inhibe eder. D vitamini takviyesi alan obez hastaların uzun süreli izlenmesi, inhibe edilmiş TNF-alfa aktivitesinin bir sonucu olan yağ dokusu iltihabında bir iyileşme olduğunu ortaya koydu. Tip 2 diyabetli hastalarda D vitamini takviyesi, C-reaktif protein ve TNF-alfa konsantrasyonlarını düşürmeye, ESR'yi düşürmeye ve leptin konsantrasyonlarını artırmaya yardımcı olur.

Obez Çocuk ve Ergenlerde D Vitamini Yetersizliğinin Tedavisi

Obez hastalarda D vitamini yetersizliğinin tedavi edilmesi gerektiği konusunda fikir birliğine varılsa da, D vitamini takviyesi için uygun kolekalsiferol uygulamasının dozu ve süresi konusunda ortak bir görüş bulunmamaktadır. Obez çocuk ve ergenlerde D vitamini yetersizliğinin tedavisine ilişkin mevcut veriler çelişkilidir; bununla birlikte, vakaların ezici çoğunluğunda bu veriler sadece kalsifidiol seviyelerinde bir artışa izin vermekle kalmaz, aynı zamanda karbonhidrat ve lipid metabolizmasının yanı sıra adipokinlerin salgılanması üzerinde de olumlu bir etkiye izin verir.   Diyetisyen  Elif Özyılmaz

Yorum Yarınız

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Hotline
+905313264799